19 Nisan 2008 Cumartesi

TİYATRO DUASI

Ey Thespis…
Kutsal kıvılcımın koruyucusu
Gösterişe kaçmadan
Ruhumu para pula satmadan,
Tıpkı çocukken olduğum gibi oynayayım bu gece…
Albenisi sınırsız yüce bir şahsiyet gibi
Yenebileyim kendi baskın imgemi.
Kendimi beğenmiş, kendime düşkün olmayayım.
Yapmacıklı konuşma,
yalandan hastalanma
Ve rolümü uzatma isteği gibi zaaflardan koru beni
ağız birliği etmiş eleştirilere ve sahne gerisinde,
Başarısızlığın habis kanserden sayıldığı,
Dostların ağısına karşın
İşimi yürütme gücü ver bana
Bırak ben kurayım kendi an’ımı
Ve bir an’dan öbürüne süzüleyim kolayca
Fermuarlarım sıkıca kapalı,
gomum sağlam olsun.
Geciken bir sahne gereci,
gıcırdayan koltuklar
Ve en güzel dizemi söylediğim anda,
Ön koltukta oturan kadının cümbüşlü öksürüğü
Yıldırmasın beni.
Çalışan rolümü çalmak isteyen meslektaşlarımı
Bağışlama gücü ver bana
repliğimi ağzıma tıkamaya
Halkın alkışlarına açgözlüce sırıtmayayım…
Ya da kızıp, hıncını kafamdan çıkarmak isteyenler olursa,
Kabalık edip, yiyecekmiş gibi bakmayayım onlara…
Ve bir tiyatronun yapısı ne kadar görkemli,
Sahnesi ne kadar zengin olursa olsun,
İçinde kahve içilip, tost yapılan küçük evler olduğunu
Bir gün gerçekten unutursam,
hatırlatırsın bana…
Yaşamım sanatımdır.
Yaşamak için olmasın sanatım…
Sanatımdır yaşayacak olan,
Ölecek olan yaşamım

14 Nisan 2008 Pazartesi

ŞİİR MAHKEMESİ-ARZU İLE KAMBER

ŞİİR MAHKEMESİ ADLI TEK KİŞİLİK OYUNU SEZON BAŞINDA
SERGİLEMEK ÜZERE ÇALIŞMAYA BAŞLADIM...
Bu oyun uzun bir şiir draması... Tek bir şiirden oluşuyor... Şair hayatına "kamber edasıyla" giren kadını şiir mahkemesi kurarak yazdığı bir tek şiirle yargılıyor... Yakında şiir mahkemesi adlı blogda da yayınlayacağım ve şiir mahkemesi özünde ilişkileri ihaneti vefasızlığı ve küçük burjuva ikiyüzlülüğünü sorguluyor... Buna en güzel örnek ve çıkış noktası ise Arzuyla Kamber hikayesidir..
ARZU İLE KAMBER....
Arzu şımarık, kendini beğenmiş gururlu bir bey kızı. Babasının kapısında büyüyen Kamber'in "kendisine aşık olduğunu" anladığı andan itibaren, tüm şeytanlıkları düşünerek Kamber'e olmaz çileler çektirir. En son bileziğini (bazı anlatımlarda ise yüzüğünü) saklar, sonra da gidip babasına:
Kamber benim bileziğimi (ya da yüzüğümü) çaldı diye iftira atar. Kamber yargılama sonucu haklı çıkar.
Çünkü Kamber'in şahidi yörenin ünlüsü sayılan ve yine Arzu'nun amcası olan kişidir. Çünkü o gün Kamber sabahtan akşama kadar bu adamın işinde çalışmış.
Bu mahkemeler bir tane değil. En az on on beş tane mahkeme geçiyor hikaye içinde.
Bu mahkemede haklı çıkan Kamber Arzu'ya ve Arzu'nun babasına küsüp gurbete çıkıyor.
Tüm yaptıklarına pişman olan Arzu, ne etse eylese Kamber'e bir türlü ulaşamıyor.
Arzu'nun babası da Arzu'yu bir başkasıyla evlendiriyor. Bu olaydan bir tesadüf sonucu haberdar olan Kamber geri köyüne dönüyor. Tabi ki, bu arada Arzu'nun da düğünü olmuş. Gelin atlıları ve gelin arabası, gelin olan Arzu'yu alıp giderken Kamber'le Karasu Köprüsü'nün başında karşılaşıyorlar. Sazı omuzunda bir genç ama saçı sakalı birbirine karışmış durumda.
Kamber telaşlanır. Bu gelin alayı acaba Arzu'nun gelin alayı mıdır...
Bu arada Tanrı'ya bir dua eder .
Der ki:
Ey Tanrı şimdi bir fırtına çıksın gözgözü görmez olsun. (Ben ile gelin hariç) Ben bir bakayım ki, bu gelin Arzu mudur...
Dediği oluyor ve fırtına çıkıyor gözgözü görmez olunca Kamber gelinin yanına yaklaşıyor. Duvağını açıp bakıyor ki, giden gelin Arzu'dur.
Eyvah geç kaldım dese de, zaten geç kalmış.
Fırtına anında durunca gelin alayı yola düşüyor. Kamber'in de içinde ki aşk ateşi yanmaya başlıyor.
Gelin alayını durdurup Arzu ile bir daha görüşüp konuşmak için alıyor sazını eline ve bu türküyü söylüyor.
Gelin alayı duruyor ve gelin ahalisi başlıyor bu türküyle halay çekmeye.
Derler ki;
Kamber yeniden Tanrı'dan bir dilek diler. Yine bir fırtına çıkmasını ister. Evet Kamber'in bu duası o anda kabul görür. Kamber bu sırada Arzu'ya yaklaşır ve bu sözleri söyler.
Arzu seninle davam bitmedi.
Git gidebildiğin yere.
Ancak seninle o dünyada mahkememiz vardır.
Muhammet divanı ulu divandır.
O divanda, sende olan tüm haklarımı alacağım.
Ünlü halk hikayelerinde sekiz büyük aşıktan söz edilir. Yedisi bu dünyada kavuşamayan aşıklar onlar öte dünyada kavuşacaklar.
Ancak Arzu ile Kamber'in ulu divanda mahkemesi kurulacak. Yetmiş yedi düvel bu mahkemede hazır ve nazır olacak.

8 Nisan 2008 Salı

BİR ADAM VARDI..

Kırmızı burunlu,
Kocaman pabuçlu
Bir adam vardı...
Bir adam vardı...
Herkesi güldürürken,
O hep ağlardı....
Kapat perdeci perdeyi,
Bu oyun burda biter...
Komik dediğin nedir ki?..
herkesi güldürür güldürür de,
Kendi gülemeden gider..."
Yine oyunun komiğiyim..
Bu gün ikinci günüydü provanın...
Sanırım on güne kadar oynarım artık...
Yine güldüreceğim..
İçim kan ağlarken...